a)- BEN OYUNLARI
1-
Bu Kim Oyunu
Çocuklar, yarım halka biçiminde ( yere ya da iskemleye )
otururlar.
Öğretmen
sorar :
"-Ben
kara gözlü, kıvırcık saçlı bir kız görüyorum; kim bu ?"
Çocuklar,
öğretmenin bakmakta olduğu çocuğa bakarak, sorduğu kızın kim olduğunu bulurlar,
adını söylerler.
Aynı oyun, çocukların aşağıda gösterilen başka özellikleri
sorularak da oynanır :
a)
Göz renkleri ve
biçimleri ( mavi, kahverengi, yeşil, kara, ela, iri, küçük…vb )
b)
Yüz biçimleri (
yuvarlak, uzun…vb )
c)
Saç rengi ve biçimi (
kara, sarı, kahverengi, kıvırcık, düz, dalgalı ; uzun, kısa…vb )
Bu tür oyunlar, usandırmamak koşuluyla, arkadaşlarının
çeşitli özelliklerini ( ve bu arada renkleri ) çocuklar öğreninceye kadar
sürdürülür.
2-
Dokunma Oyunu
Bu oyun kolaydan güçe doğru üç aşamada oynanmalıdır.
Çocuklar, her üç aşamada da, tere yada iskemlelere, yarım ay biçiminde
oturtulurlar.
a)- Öğretmenin göstermesiyle
Öğretmen, elini kendi başına koyar, çocuklara "başına
dokun" der, çocuklar, öğretmene öykünürler, ellerini kendi başlarına dokundururlar.
Aynı oyun "eline dokun", "dizine dokun", "kulağına
dokun"…vb. sözlerle sürdürülür.
b)- Öğretmen göstermeden
Dokunma oyunu bu kez, öğretmenin söylediği yerlere kendisi
dokunmadan oynanır. Öğretmen buyruk verir, çocuklar yaparlar.
c)- Şaşırtma yapılarak
Çocuklar, öğretmenin "dokun" dediği yerleri iyice
öğrendikten sonra, aynı oyun, bu kez de şaşırtmacalı olarak oynanır. Öğretmen,
kimi kez söylediği yere dokunur ; kimi kez de başka yere dokunur. Örneğin;
kendisi," kendi koluna dokunurken, çocuklara "başına dokun" der.
Çocuklar ( öğretmenin kendi koluna dokunarak yaptığı şaşırtmacaya kanmadan )
kendi başlarına dokunabilmelidirler.
Doğal ki, bütün çocuklar doğru yere
şaşırmadan dokunmayı yapabilirler. Kimi doğru, kimi yanlış yapabilir. Bu
durumda ise gülüşmeler olur, neşeli bir ortam oluşur. Oyuna başka başka
zamanlarda, çocuklar şaşırmadan yapıncaya kadar yinelenebilir.
3-
Dörtlü Dokunma
Oyunu
Dörtlü dokunma
oyunu."başımız-omzumuz-dizimiz-ayağımız" sözleri söylenerek ve
söylenen yerlere dokunularak oynanır. Oynayış sırasında devinimler gitgide
hızlandırılabilir. Bu hızlandırma sırasında çocukların soluk almaları
güçleşeceğinden, sözcükleri söylememeleri istenir, bunun yerine öğretmen
söyler, çocuklar yapar. Bu uygulama biçimiyle oyun, aynı zamanda, kolay beden
eğitimi işlevi de görür.
4-
Zıp Zıp Zıpla
Oyunu
Çocuklar oyun alanında, aşağıda gösterilen sözleri
tekerleme gibi söylerler ve belirtilen devinimleri tekerlemeye uyarak yaparlar.
Zıp zıp zıpla (
tek ayakla zıplanır )
Hop hop hopla ( iki
ayakla hoplanır )
Top top topla (
Son iki hecede yere çömelinir )
5-
Çevir Salla
Oyunu
Çocuklar yere otururlar. Öğretmen aşağıda gösterilen
sözleri söyler, devinimleri yapar. Çocuklar da, aynı devinimleri, öğretmene
öykünerek yaparlar.
Başını çevir, çevir (
başlar soldan sağa, sağdan sola çevrilir )
Başını salla, salla (
Başlar sağa-sola, öne-arkaya sallanır )
Kolunu çevir, çevir (
kollar önden arkaya, arkadan öne çevrilir )
Kolunu salla, salla (
kollar, aşağıya indirilir, avuçlar yere birbirine koşut olarak önde tutulur,
soldan sağa, sağdan sola sallanır, sonra da yine iki kol birbirine koşut
olarak, ön tarafta bir daire çizecek biçimde sallanır. )
6-
Büyü Büyü, Küçül
Küçül Oyunu
Çocuklar
ayakta durur. Öğretmen, aşağıda sözleri söylerken, çocuklar bu sözlere göre
devinimler yaparlar. Önce büyü büyü, sonra da küçül küçül oyunu oynanır.
Büyü büyü
Kollarını yukarıya kaldır
Daha çok kaldır, daha çok kaldır
Ayak parmaklarının ucuna bas
Daha çok yüksel, daha çok yüksel
Büyü büyü kocaman ol, büyü büyü kocaman ol…
(
Çocuklar en çok yükseldiklerinde, ara vermeden küçül küçül oyununa geçilir )
Küçül küçül
Kollarını indir
Çömelerek büzül
Daha çok büzül, daha çok büzül
Küçül küçül, minicik ol…
7-
Kim Yok Oyunu
Çocuklar yere oturtulur. İçlerinden birini ebe seçerler.
Ebe başını öğretmenin kucağına koyar, gözlerini yumar. ( çocuk gözünü, bir
başka yerde de yumabilir ) Öğretmen, ebeye sezdirmeden, bir çocuğu işaretle
dışarıya çıkartır. Ebe gözlerini açar; Öğretmen ebeye "Kim yok ?"
diye sorar. Çocuk bilirse ebelikten kurtulur. Adı bilinen çocuk ebe olur. Ebe,
üç ad saydığı halde bilemezse yeniden ebe olur, yumulur.
8-
Rengi Nedir
Oyunu
Bu oyun
çocuklara renkler öğretildikten sonra oynanır. Renkleri pekiştirme, dikkati
arttırma oyunudur.
Öğretmen, küme halindeki çocuklara, üstlerindeki giysilerin,
duvarların, kitap kaplarının, blokları, araç-gereç ve oyuncakların vb.
renklerini sorar, çocuklar söylerler. Bunlar içinden, özellikle 4-5 nesnenin
rengine dikkat çeker.
Daha sonra çocuklar bir ebe seçerler. Ebe yumulur, Öğretmen
ebeye, "Ali'nin kazağının rengi nedir ?" diye sorar. Ebe bilirse
ebelikten kurtulur, alkışlanır. Bilinen çocuk ebe olur. Ebelik bilinceye kadar
devam sürer.
"Rengi nedir ?" sorusunu, öğretmen yerine
herhangi bir çocuk da sorabilir. Ebe değiştikçe, soran çocuk da değişebilir.
Soran çocuk da ebe gibi seçimle belirlenebilir.
9-
Hangisi Yok
Oyunu
Üniteye uygun birkaç nesne, varsa bir masanın üzerine (
yada oyun alanına ) konulur. Her biri çocuklara "Bunun adı nedir ?"
diye gösterilerek sorulur. Çocuklar her nesnenin adını söylerler, yinelerler.
İçlerinden biri ebe seçilir, dışarı çıkarılır. Ebe
dışarıdayken, nesnelerden birisi saklanır. Ebe içeri çağırılır. "Demin
burada bulunan nesnelerden hangisi yok ?" diye sorulur. Bilirse ebelikten
kurtulur, kurtulan çocuk, bir başka çocuğu ebe seçer. Oyun böylece sürer.
10- Ses Tanıma Oyunu
Öğretmen oyun alanına bir kaç çalgı getirir.( flüt,
melodika, mandolin, bağlama, akordeon, keman…vb.)
Bu çalgıları birer birer çalarak ( adları, biçimleri ve
sesleriyle ) çocuklara tanıtır. Çocukların öğrendiklerini saptadıktan sonra,
bir çalgıyı alır, çalar ve çocuklara sorar "Bu ses hangi çalgının sesidir
?"… Çocuklar yanıtlarlar.
Ancak öğretmen, soru sormak için çalgıyı çalmadan önce (
bir paravanın yada kukla sahnesinin arkasına ) saklanır. Çocuklar çalgıyı görmezler.
Sesinden tanımaya çalışırlar.
Bu oyun daha sonra, her çocuğa ayrı ayrı
sorularak da oynanmalıdır. Aynı oyun, teybe alınmış çalgı sesleriyle
oynanabileceği gibi, hayvan seslerini tanıtmak amacıyla teybe alınacak hayvan
sesleriyle de oynanmalıdır.
11- Ben Kimim Oyunu
Çocuklar yarım halka biçiminde otururlar. Bir ebe seçerler.
Ebenin gözleri kapatılır. Öğretmenin işaret ettiği bir çocuk kalkar, gelip
ebeye sorar : "Ben kimim ?" der. Ebe, soran çocuğu, sesinden tanırsa,
ebelikten kurtulur, soran çocuk ebe olur. Ebe bilemezse, ebeliği sürer. Başka
çocuk sorar.
Bu oyun hayvan seslerini tanıtmak amacıyla da oynanır.
Soran çocuk, bir hayvan sesi çıkarır, "Ben hangi hayvanım ?" diye
sorar. Öteki kurallar aynıdır.
12- Tatmadan Bul Oyunu
Öğretmen çocuklara, bir yiyeceğin tadını ve özelliklerini
söyler. Bunun adını bulmalarını ister. Bulan çocuk alkışlanır. Bu oyun,
çocukların tanıdıkları çeşitli yiyecekler tanımlanarak da oynanır.
Örneğin: "Sarı kabuklu, sulu,
çekirdekli, tadı ekşi, çaya, çorbaya, salataya sıkılır; bunun adı nedir
?"diye sorulur. "Limon" olduğunu bilen çocuklar alkışlanır.
b)- KOŞMACA OYUNLARI
1-
Saklambaç Oyunu
Bir ebe seçilir. Ebe oyun alanının önceden belirlenmiş bir
yerinde durur, yumulur. Burası ebenin kalesidir. Çocuklar saklanırlar. Ebe belirli
bir sayıya kadar ( örneğin ona kadar ) sayar. Sayma işlemi bitince
"Önümdeki, arkamdaki, sağımdaki, solumdaki sobe." Der, gözlerini
açar, saklanan arkadaşlarını arar, bulmaya çalışır. Gördüğü arkadaşının adını
söyleyerek kaleye döner, sobeler. Sobelenen çocuk yanar.
Ebe aramak için kaleden uzaklaştığında,
saklanan çocuklar ortaya çıkıp, ebeden önce kaleye ulaşarak "sobe"
yapmaya çalışırlar.
Bu arada, yanan ve yanmayan çocuklar (
açığa çıkmış çocuklar ), öteki arkadaşlarına yardımcı olmak için "Elma dersem
çık, armut dersem çıkma." gibi sözlerle kopya verirler. Ebe kaleden
uzaklaşınca "elma, elma" diye, ebe kaleye yaklaşınca "armut,
armut"diye bağrışırlar.
Ebe tarafından bulunarak yanmış olan
çocuklar, oyunun bitiminde, kendi aralarında sayışarak yeni bir ebe seçerler.
Oyun yeni ebeyle sürer.
Bu oyunun oynanışında, isteğe göre,
şöyle bir kural da uygulanabilir ; saklananlar içinden son çocuk, ebeden önce
sobe yaparsa , kendinden önce sobelenmiş çocukların tümü kurtulur. Aynı ebe,
yine ebe kalır, oyun yinelenir.
Ebe yumulduktan sonra, 10'a kadar sayı
sayabileceği gibi bu saymayı renkleri sayma, meyveleri sayma biçiminde de
yapabilir. İstenirse bu sayma, anne, baba, kardeş-ağabey, abla, teyze, dayı,
hala, amca gibi aile ve akraba bireylerini sayma biçiminde de uygulanabilir.
Ebenin sayması, öğretmen hangi konuyu
pekiştirmek istiyorsa, o konuya ilişkin sözcük ve kavramlarla da yapılabilir.
2-
Köşe Kapmaca
Bu oyunu oynayacak çocukların sayısından bir eksik sayıda
köşe saptanır. ( köşe yoksa, yere tebeşirle aynı sayıda daire çizilir.)
Çocuklar sayışarak, aralarından bir ebe seçerler. Ebe ortada durur, öteki
çocuklar köşelerine geçerler. Oyun başlayınca, çocuklar köşelerini ( yerlerini
ebenin kapmasına olanak vermemeye çalışarak ) değiştirmeye çalışırlar. Bu değiştirme
sırasında ebe başka bir köşeye geçmek üzere olan çocuğun yerini kapmaya
çalışır. Kaparsa, yerini aldığı çocuk ebe olur. Oyun böylece sürer.
Köşe kapmaca oyununda, çocukların durdukları köşelere
üniteye uygun adlar verilebilir. Adların belirlenmesini, öğretmen çocuklara
yaptırır. Örneğin; Gün adları, mevsim adları, renk adları vb.
3-
Kilitlenme Oyunu
Oyunun oynanacağı bir alan ( ya çizilerek, yada çocuklara
"şuradan dışarı çıkılmayacak" denilerek ) belirlenir. Çocuklar
aralarından bir ebe seçerler. Ebe kovalar, çocuklar kaçışırlar. Ebe, yaklaştığı
çocuğa eliyle dokunmaya çalışır. Her çocuk ebe yaklaştığı zaman yere çömelir,
iki elini başının üzerine ( parmaklarını iç içe geçirerek ) kilitler ve ağzını
sıkıca kapatır. Bu devinimleri, ebe kendisine dokunmadan yapabilen çocuk
kurtulur, yapamayan çocuk yanar ve ebe olur. Oyun böylece sürer.
4-
İpi Tutma Oyunu
Yaklaşık 10 m. uzunluğunda, kalınca bir ip ( urgan yada
halat ) bulunur. İki ucu birleştirilerek düğümlenir, büyükçe bir halka yapılır.
Oynayacak çocuklar bu ipi elleriyle tutarlar ve halka oluşturacak biçimde
dururlar. Çocuklar ipin oluşturduğu halkanın içinde olurlar ve ellerini arkaya
götürerek ipi tutarlar. Ayrıca, sırtlarını ipe dayayarak, ipin gergin durmasını
sağlarlar.
İçlerinden birisi ebe seçilir. Ebe halkanın ortasında
bekler. İpi tutan çocuklar, zaman zaman ipi bırakarak ( ebenin arkasından yada
yanından ) ortaya doğru yürürler, ebe ipi kim bırakıyorsa o çocuğu kovalar; ona
dokunmaya çalışır. Kovalanan çocuk, ebe kendisine dokunmadan ipi tekrar
tutabilirse yanmaz. Dokunursa, ebe olur. Oyun böylece sürer.
5-
Bayrak Verme
Oyunu
Üniteye uygun bir bayrak hazırlanır. ( bayrağın üzerinde
hayvan, bitki, giyecek vb. bir nesne yada bir renk bulunur ) Bir ebe seçilir.
Bir çocuk bayrağı alır, kaçar; ebe, bayrağı taşıyan çocuğu kovalar, ona
dokunmaya çalışır. Bayraklı çocuk, ebeye yakalanmadan bayrağı bir arkadaşına
vermeye çalışır; başarırsa yanmaz. Ebe bu kez, bayrağı alan öteki çocuğu
kovalar. Ebe, bayraklı çocuğa dokunabilirse, ebelikten kurtulur. Dokunulan
çocuk ebe olur. Oyun böylece sürer.
6-
Kedi Atlama
Oyunu
Bahçede yada salonda, birbirine koşut iki çizgi çizilir.
Çocuklara bunun "dere" olduğu söylenir. "Siz de kedi
olacaksınız, bu dereden atlayacaksınız." denir.
Çocuklar iki kümeye ayrılırlar: birinci kümeye
"Kara kediler", ikincisine de "Tekir kediler" denir.
Önce kara kediler, birer birer, dereyi
atlayarak geçmeye çalışırlar. Atlayan kedinin ayağı, her iki taraftaki
çizgilere basmamalıdır. Bir yada iki ayağı çizgiye basan kedi yanar. Sonra
tekir kediler de aynı kurallarla dereden atlamaya çalışırlar Hangi kedi
kümesinden daha az kişi yanarsa, oyunu o kedi kümesi kazanmış olur.
Bu oyunun oynanması sırasında öğretmen,
dere çizgilerinin arasındaki açıklığı, çocukların yaş durumlarına ve
yeteneklerine göre saptar. Çizgileri ona göre çizer. Ayrıca, dereden atlama
devinimi, önce ayaklar serbest olarak yaptırılır, sonra da iki ayak
birleştirilerek yaptırılır. İki dere çizgisinin birbirine yakınlık ölçüsü,
ayakların bu durumu da göz önünde tutularak belirlenir. Oyunda yitiren kediler,
kazanan kedileri alkışlar.
c)- HALKADA OYUNLAR
1-
Çiftçi Çukura
Daldı ( şarkılı oyun )
Çocuklar elele tutuşup bir halka oluştururlar. İçlerinden
biri "çiftçi" olarak seçilir. Çiftçi halkanın ortasında durur.
Çocuklar bir yandan, aşağıda gösterilen sözlerle oyunun şarkısını söylerler,
bir yandan da sağa yada sola doğru yan yan yürüyerek dönmeye çalışırlar.
Oyun sırasında "çiftçi hanımını
aldı." sözleri söylenirken çiftçi olan çocuk halka içinden bir çocuğu
seçer, yanına alır. Sözlerin öteki dizelere göre, hanım çocuğunu, çocuk
dadısını, dadı köpeğini, köpek kedisini, kedi sıçanını, sıçan da peynirini
seçer. Bunlar, ilk halkanın içinde ikinci bir halka oluştururlar. Peynir
seçilince çocuklar ellerini çırparak şarkının "peynir ortada kaldı"
dizesini söylerler ve oyun böylece biter. Oyunun yinelenmesinde
"peynir" bu kez "çiftçi" yapılarak ödüllendirilir.
Çiftçi çukura daldı Haydi
peri kızı
Çiftçi çukura daldı
Çiftçi hanımını aldı Haydi
peri kızı
Çiftçi hanımını aldı
Hanım çocuğunu aldı Haydi
peri kızı
Hanım çocuğunu aldı
Çocuk dadısını aldı Haydi
peri kızı
Çocuk dadısını aldı
Dadı köpeğini aldı Haydi
peri kızı
Dadı köpeğini aldı
Köpek kedisini aldı Haydi
peri kızı
Köpek kedisini aldı
Kedi sıçanını aldı Haydi
peri kızı
Kedi sıçanını aldı
Sıçan peynirini aldı Haydi
peri kızı
Sıçan peynirini aldı
Peynir ortada kaldı Haydi
peri kızı
Peynir ortada kaldı (
oyun bitinceye dek bu dize yinelenir.)
2-
Bülbül Kafeste
Çocuklar elele tutuşarak bir halka oluştururlar. Bu halka
bülbül kafesi olur. Öğretmen, çocuklar arasından iki üç "bülbül"
seçer. Bülbüller kafes içinde dolaşırlar.
Oyun sırasında, halkadaki
çocuklar,"bülbül kafeste" sözlerini yineleyerek ve ellerini (halkayı
bırakarak ) çırpmaya başlarlar. Bu sırada bülbüller halkadan çıkmaya
çalışırlar. Halkadaki çocuklar, bülbülleri kafesten dışarı çıkarmamak için ( bülbül nereden çıkmak istiyorsa oradaki
çocuklar ) hemen birbirlerinin ellerini tutarlar, kafesin açık yerini
kapatırlar.
Kafesten ( arkadaşlarının kolları, bacakları
arasından ) kaçabilen bülbüller oyunu kazanmış olurlar.
3-
Ambara Vurdum
Bir Tekme
Çocuklar elele tutuşup bir halka oluştururlar. Aşağıdaki
sözlerle şarkı söylerken, bir yandan sağa yada sola dönerler, bir yandan da
şarkının sözlerine uygun devinimler yaparlar.
Ambara vurdum bir tekme (
bir tekme )
Ambarın kapısı açıldı (
açıldı )
İnci de boncuk saçıldı (
saçıldı )
Limonu da böyle keserler (
keserler )
Suyunu da böyle sıkarlar (
sıkarlar )
Çamaşırı böyle yıkarlar
( yıkarlar )
Suyunu da böyle sıkarlar
( sıkarlar )
Ütüyü de böyle yaparlar
(
yaparlar )
Saçımı da böyle örerler
( örerler )
Vb. sözlerle oyun sürdürülür…
4-
Kutu Kutu Pense
Çocuklar elele tutuşur bir halka oluştururlar. Aşağıdaki
sözleri şarkısıyla söyleyerek sağa yada sola dönmeye başlarlar. Şarkı içinde
adı söylenen çocuk arkasını döner, halka içinde dönerek ve şarkı söyleyerek
oyunu böylece sürdürür. Bütün çocuklar arkasını dönünce, şarkı sözleri
"bütün çocuklar önüne dönse" biçiminde söylenir ve çocuklar önlerine
dönerler. İstenirse oyun bir kez daha yinelenir.
Kutu
kutu pense
Elmayı yense
Arkadaşım Ayşe ( dönmesi istenilen çocuğun adı söylenir.)
Arkasını dönse
5-
Asiye As
Çocuklar elele tutuşarak bir halka oluştururlar. Bir yandan
aşağıdaki sözleri ezgisiyle söylerken, bir yandan da sağa yada sola doğru
yürüyerek dönerler. Yürüme ve şarkı temposu gitgide hızlanır, çocuklar koşmaya
başlarlar. Şarkının üçüncü, dördüncü söylenişinin bitiminde ellerini bırakarak
birdenbire yere çömelirler. Çömelirken yere düşen çocuk yanmış olur.
Asiye as
Altın tas
Ayağıma basma
Tahtaya bas
Tahta çürük
Çivi tutmaz
Asiye büyük
Kin tutmaz
6-
Gezen Yüzük
Uzun bir ipe bir yüzük geçirilir. İpin iki ucu
birleştirilerek düğümlenir. Bir ebe seçilir. Çocuklar iki elleriyle ipi
dışarıdan tutarak, ip çevresinde bir halka oluştururlar. Çocukların elleri ip
üzerinde birbirine daha yakın durur.
Oyun başladığı zaman, ebe ortada durur;
ipe geçirilmiş yüzük, bir çocuğun, ipi tutan eli altında saklanır. Halkadaki
çocuklar, bu yüzüğü ebeye göstermeden birbirlerine aktarırlar. Çoğu kez de,
ebeyi şaşırtmak için, aktarır gibi yaparlar. Bu arada ( yüzük yüzük nerdesin,
acep hangi eldesin ) sözlerini söylerler.
Ebe yüzüğün kimde olduğunu bulmaya
çalışır. Bulabildiğini sandığı an "Durun !" der. Çocuklar dururlar.
Ebe yüzüğün kendisinde olduğunu umduğu üç arkadaşına, ellerini açmalarını
söyler; ( önce birine, bulamazsa ikincisine, onda da bulamazsa üçüncüsüne
"elini aç" demek hakkı vardır.) yüzüğü bulursa, ebeliği biter; yüzüğü
bulduran çocuk ebe olur.
Bu oyun yere oturularak da oynanabilir.
7-
Kedi-Fare
Çocuklar elele tutuşarak bir halka oluştururlar.
Çocuklardan ikisi Kedi ve Fare olarak seçilir. Kedi halkanın dışında, fare
içinde durur. Kedi halkayı geçerek fareyi yakalamaya çalışır. Halkadaki
çocuklar, fareye ( kollarını kaldırarak, ayaklarını açarak ) kaçması için
yardımcı olurlar; kediye ise, ( kollarını gererek, birbirlerine yaklaşarak )
fareyi yakalamasın diye engel olmaya çalışırlar. Bu oyunda, fare kolaylıkla
halkanın içine-dışına geçebilir. Kedi için, içeri ve dışarı geçmede güçlük
çıkarılır.
Kedi, fareyi yakalarsa, yakalanan fare,
oyunun yinelenmesinde kedi olur. Yeni fare, öteki çocukların arasından seçilir.
Oyun böylece devam eder.
ç)- ARAÇSIZ YAPILAN OYUNLAR
1-
Seke Seke Yürüme
Öğretmen, çocuklardan belirtilen mesafeye kadar seke seke
yürümelerini ister Yorulacakları için bir süre sonra ayakları değiştirilir. Bu
oyun istenirse yarışma şeklinde de yapılabilir. Dengesini kaybeden, düşen, yere
basan yada yanlış ayak değiştiren yanar.
2-
Hacıyatmaz
Çocuklar üçer kişilik kümelere ayrılırlar. Her kümede iki
çocuk yüz yüze ve karşılıklı durur; üçüncü çocuk ise bu iki çocuğun arasında (
iki arkadaşının birini sağına, ötekini soluna alacak şekilde, dimdik ve kaskatı
)durur. Ortadaki çocuğa iki çocuktan biri, Hacıyatmaz'ı ötekine, öteki de
birinci çocuğa doğru, omuzlarından iter. Yandaki çocuklar, Hacıyatmaz'ı
düşürmemeye özen gösterirler. Oyunun yinelenmesinde, ortadaki çocuk yana geçer.
Üç çocuk da Hacıyatmaz olduktan sonra oyun biter.
3-
Ayak Ayak Yürüme
Bir ayağın burnuna, öteki ayağın topuğunu değdirerek
yapılan yürüyüşe, "ayak-ayak yürüme" denir.
Bu oyunda çocuklar, yaklaşık bir metre arayla, arka arkaya
dizilirler. Yerin elverişlilik durumuna göre dizilme birerli kol'da, ikişerli
kol'da yada üçerli kol'da olabilir. Oyun başladığında her çocuk, kollarını iki
yana açar, ayak-ayak yürür. Yürüme yönünden sapan, ayak ayak yürümede yanlış
yapan yada dengesi bozulan, yanmış olur.
Bu oyun iyice öğrenildikten sonra, çocukların gözlerini
kapatmaları istenerek de oynatılabilir.
4-
Çapraz Sıçrama
Çocuklar, ikişer ikişer kümelere ayrılırlar. Her iki çocuk
yüz yüze durur; ondan sonra, sağ kolları ile birbirlerinin kollarına çapraz
olarak girerler ve kendi çevrelerinde sıçrayarak dönerler. Bu dönüş, soldan
sağa doğru olur. Bir süre sonra durup, kollarını değiştirirler; bu kez sol
kollarla çapraz yaparlar, sağdan sola doğru sıçrayarak dönerler. Oyun
istenildiği kadar sürdürülebilir.
5-
Aç Kapıyı
Bezirgân Başı
Bu oyun iki aşamada oynanır. Şarkılı oyun ve çekişme. Alana
bir çizgi çizilir.
Şarkılı oyun başlamadan önce sayışma yapılır, iki çocuk
seçilir, bunlar "Bezirgân" olurlar. Bezirgânlar, arkadaşlarına
duyurmadan kendilerine birer ad takarlar. Örn. Biri al, öteki yeşil olur.
(Aslan-kaplan,elma-armut vb. birbirine yakın başka adlar da takılabilir.)
Bezirgânlar, çizginin iki yanında olmak üzere, karşılıklı
geçerler, elele tutuşurlar; ellerini yukarı kaldırarak "kapı"
yaparlar. Öteki çocuklar ( çizgiye koşut olarak ) tek sıra biçiminde
dizilirler; bunlar "kervan" olurlar.
Kervancılar, "aç kapıyı bezirgan başı" şarkısını
söyleyerek "kapı"dan geçmeye başlarlar. Şarkının son dizesi,
"arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun" söylendikten sonra, hangi
çocuk "kapıda" içinde kalmışsa o çocuk bezirgânlar tarafından ( kollar
arasında tutularak ) tutsak alınır.
Bezirgânlar, "tutsak"ın kulağına sorar: "al
mı ?,yeşil mi?" Tutsak da fısıltıyla yanıtlar:"al" derse, adı
"al" olan bezirgânın arkasına, "yeşil" derse, adı
"yeşil" olanın arkasına geçer; belinden tutar, bekler.
Oyun şarkılı olarak yeniden başlar ve bir çocuk kalıncaya
kadar aynı kurallarla sürer. Bezirgânlar son çocuğu da aynı yöntemle tutsak
alırlar; tutunca, "bir sıçan" derler, salıverirler;
çocuk"al" kümesinin çevresini koşarak dolaşır, gelip kapıya girer.
Bezirgânlar bu kez "iki sıçan" derler, salıverirler; çocuk
"yeşil" kümesinin çevresini koşarak dolaşır, gelip kapıya girer;
bezirgânlar "üç sıçan" derler ve çocuğu bu kez salıvermezler;
"al mı ?…yeşil mi ?" diye ona da sorarlar. Çocuk ne yanıt verirse, o
bezirgânın arkasına geçer.
Burada oyunun çekişme aşaması başlar. "al" ile
"yeşil" çizginin iki yakasında karşılıklı olarak durur, birbirlerinin
ellerinden sıkı sıkı tutarlar. "Al"ın arkasındaki çocuklar
birbirlerinin, "yeşil"in arkasındaki çocuklar da birbirlerinin
bellerinden, sıkı sıkı tutarlar.
Öğretmenin ( yada bir çocuğun ) "başla" demesi
üzerine, Al kümesi ile Yeşil kümesi çekişmeye başlar. Hangi küme çizgiyi geçer
yada koparsa, o küme yenik sayılır.
Kazanan kümedeki çocuklar ellerini tempo ile çırparak
"çürük elma, çürük elma" diye bağırışırlar. Aynı anda iki kümede de
kopma olursa, bütün çocuklar "çürük elma" diye bağırışırlar.
Çocuklar isterlerse oyun, "bezirgân"ları ve
adları değiştirilerek yinelenir.
Kervancılar : -- Aç kapıyı bezirgân başı, bezirgân başı
Bezirgânlar : -- Kapı hakkı ne verirsin, ne verirsin
Kervancılar : -- Arkamdaki yadigâr olsun, yadigâr olsun
Oyun sonunda bezirgânlar : "Bir sıçan, iki sıçan, üç
sıçan" diye, şarkısız olarak sorarlar.
6-
Kim Güçlü
Alanın ortasına bir düz çizgi çizilir. Her çocuk bir eş
seçer. Eşlerden biri çizginin bir yanında durur. Her çocuk sağ ayağını çizgiye
koyar, iki çocuğun sağ ayaklarının burunları birbiriyle karşılıklı durmuş olur;
sol ayaklar geride tutulur. Çocuklar, karşılıklı olarak elele tutar,
birbirlerini kendi taraflarına çekmeye çalışırlar. Çekilen, yani çizgiyi geçen
çocuk, oyunu yitirmiş sayılır, oyun istenildiği kadar yinelenebilir.
Bu oyun, bir çizgi üzerinde çekişmeli yapıldığı gibi, çizgi
olmaksızın, iki çocuğun bir eksen çevresinde dönerek çekişmesi biçiminde de
yapılabilir.
7-
İmdat Yarışı
Alana uzun ve düz bir çizgi çizilir. Çizginin 8-10 metre
karşısında ve çizgiye eşit uzaklıkta, birbirine bitişik iki kale yapılır.
Çocuklar iki eşit kümeye ayrılır. Her
küme kendine bir ad takar; kendi içinden, sayışarak bir kaptan seçer.
Çocukların tümü, çizgiye sağ ayaklarını
basarak, koşmaya hazır biçimde ve yanyana dururlar. İki küme arasında bir metre
kadar açıklık bırakılır.
Her kaptan, kendi kümesinin karşısındaki
kale içinde durur.
Öğretmenin yada bir çocuğun
"başla" komutuyla oyun başlar. Her kaptan koşarak kendi kümesine
gider, sıranın başındaki çocuğun elinden tutar; birlikte kaleye doğru koşarlar.
Kaleye gelince, kaptan kalede kalır, onunla birlikte gelen çocuk kaptan olur.
Yeni kaptan da önceki gibi, geri döner, yine sıranın başındaki bir çocuğun
elinden tutar, birlikte koşarak kaleye gelirler. Bu kez yeni gelen çocuk kaptan
olur. Oyun, kesintisiz olarak, kümedeki çocukların tümü kaleye getirilinceye
kadar böylece sürer.
Hangi küme kaleye önce gelirse, o küme
oyunu kazanmış olur. Oyun süresince, kümedeki çocuklar kaptanlarına
"imdat, imdat" diye bağrışırlar.
8-
Çürük Yumurta
Çocuklar arasından bir ebe seçilir. Öteki çocuklar halka
olup çömelirler, ellerini dizleri önünde kenetlerler. Oyun başlayınca ebe,
halkanın ortasında dolaşır. " Bu yumurta sağlam mı ? Çürük mü ? "der
ve bir arkadaşının başına, önden hafifçe iterek dokunur. Dokunulan çocuğun,
düşmeden ve çömelik durumda dengede kalması gerekir. Dengesi bozulup geriye (
yada denge sağlayayım derken ileriye ) düşen yada kenetli elleri çözülen çocuk
yanmış olur, oyun dışı kalır. Sona kalan bir kaç çocuk alkışlanır. İstenirse
oyun yinelenir.
9-
Gölgeme Basma
Bu oyun, güneşli havada, bahçede
oynanır.
Çocuk sayısına göre bir alan belirlenir.
Oyun sırasında bu alanın dışına çıkılmaz. Çocuklar sayışarak aralarında bir ebe
seçerler. Ebe, arkadaşlarını kovalayarak birinin gölgesine basmaya çalışır.
Kimin gölgesine basarsa ebelikten kurtulur. Gölgesine basılan yada kaçarken
oyun alanının dışına çıkan çocuk ebe olur. Oyun böylece istenildiği kadar sürdürülür.
10- Çömel Kurtul
Çocuklar, aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocuklar oyun
alanına serbestçe dağılırlar. Ebe, arkadaşları içinden birini yakalamaya
çalışır. Yakalanmak üzere olan çocuk, ebe kendisine yaklaşınca yere çömelirse,
yanmaktan kurtulur. Çömelmeden yakalanırsa yanar. Yakalanan ebe olur, oyun
böylece sürer.
11- Zıpçıktı Çiçek Açtı
Çocuklar halka biçiminde çömelirler. Öğretmen,
"çocuklar, şimdi sizinle, zıpçıktı çiçek açtı oyunu oynayacağız."
der, oyunu anlatır.
Oturan çocuklar, " zıpçıktı çiçek
açtı" denilince, hızla ayağa kalkar, kollarını yana açar ve yine
çömelirler. Öğretmen bunun tersini de söyler: " zıpçıktı çiçek
açmadı" diyebilir. Bu durumda çocuklar çömelik durumlarını
bozmayacaklardır.
" Zıpçıktı çiçek açtı"
denilince çömelik kalan yada "zıpçıktı çiçek açmadı" denilince ayağa
kalkan çocuk, yanmış olur; oyun dışı kalır.
12- Köprü Nöbetçisi
Oyun alanına bir dikdörtgen çizilir. Bu köprü olur.
Çocuklar sayışarak dört tane nöbetçi seçerler. Nöbetçilerin her biri köprünün (
dikdörtgenin ) bir köşesinde durur. Görevleri, köprüden kimseyi geçirmemektir.
Öteki çocuklar, köprünün (dikdörtgenin ) uzun kenarlarından birinin dışında
dururlar. Yapacakları iş, karşıdan karşıya köprüyü enlemesine geçmektir. Geçmek
için köprüye giren çocuğu nöbetçiler kovalar; ona elle dokunmaya çalışırlar.
Dokunulan çocuk vurulmuş olur. Vurulan yanar ve o da ötekiler gibi nöbetçi
olur. Oyun böylece sürer. Vurulmadan karşıya geçen çocuk oyunu kazanmış sayılır
ve alkışlanır.
13- Sıçrama Yarışı
Oyun alanında, duvara paralel bir çizgi çizilir.( duvarla
çizgi arası yaklaşık 15-20 adım olabilir.)
Çocuklar, duvarın dibinde yanyana sıralanırlar; ayaklarını
topuklarında bitiştirir ve ayak burunlarını açık olarak tutar, beklerler.
Öğretmen
düdük çalınca ( yada "başla" diyerek başlama komutu verince "
çocuklar topukları üzerinde sıçraya sıçraya gitmeye başlarlar. Topuklar
üzerinde sıçrayarak kim çizgiye önce varırsa, yarışı o kazanmış
olur,alkışlanır. Topuklarının bitişikliği bozulan yada kural dışı başka
devinimler yapan, yanmış olur, oyun dışı kalır. Yarış, istenildiği kadar
yinelenebilir.
14- Çömleğimde Ne Var ?
Bir ebe seçilir. Öteki çocuklar halka olur, çömelirler. Ebe
halkanın dışında dolaşır. İstediği bir oyuncunun yanında durur ve sorar :
Ebe : Çömleğinde ne var ?
Oyuncu : Yağ var, bal var.
Ebe : Satar mısın ?
Oyuncu : Satmam.
Ebe : Tattırır mısın ?
Oyuncu : Tattırmam
Ebe : ( oturan
oyuncunun eline hızla vurur ve "Al öyleyse, sen o yoldan, ben bu
yoldan" der ve halkanın çevresinden dolaşarak aynı yere gelmek üzere koşmaya
başlar )
Eline vurulan oyuncu da, hemen yerinden
kalkar, ebenin koştuğu yönden değil, ters yönden halkanın çevresinde koşmaya
başlar. İkisinin de amacı, boşalan yere önce gelip çömelmektir. Kim önce
gelirse o çömelir; öteki ebe olur. Oyun böylece sürer.
15- Balık Tutma
Bahçeye, oyun alanı olarak, iki metrekarelik bir dikdörtgen
çizilir. Buna "balık ağı" denilir. Sayışma yapılır, bir ebe seçilir.
Ebe "balıkçı" olur; balık ağının bir köşesinde bekler. Öteki çocuklar
"balık" olurlar ve ağ çevresinde dolaşırlar. Diledikleri zaman balık
ağına ( yakalanmamaya çalışarak ) girip çıkarlar.
Balıkçı ise, ağa giren balıkları
yakalamaya çalışır. Ağın içine olabildiğince çok sayıda balığın girdiği bir anı
kollar. Dilediği zaman "dur" yada "yakaladım" diye bağırır.
Balıkçı bağırınca, ağ içinde bulunan bütün balıklar oldukları yerde kalırlar.
Balıklar yakalanmış olur.
Balıkçı, balıkları sayar, arkadaşlarına sayısını söyler,
ebelikten kurtulur. Yakalanan balıklar, aralarında sayışarak yeni bir ebe
seçerler. Yeni ebe balıkçı olur. Oyun böylece sürer. Oyun sonunda, en çok balık
tutmuş olan çocuğa "reis" adı takılır ve o çocuk alkışlanır.
16- Parmak Şıklatma
Bu oyun, kolaydan zora doğru, üç aşamada oynanmalıdır.
Çocuklar halka olur, otururlar.
a)- Öğretmenin göstermesiyle ve hep birlikte
-
Öğretmen
"bir-iki" der, iki avucunu sayma temposuyla dizlerine vurur. Çocuklar
öykünerek yaparlar, aynı devinim bir kaç kez yinelenir.
-
Öğretmen
"üç-dört" der, iki avucunu sayma temposuyla birbirine vurur. Çocuklar
öykünerek yaparlar.
-
Öğretmen "bir-iki-üç-dört"
der ve avuçlarını iki kez dizlerine, iki kez de birbirlerine ( sayma temposuna
uyarak ) vurur. Çocuklar öykünürler, yinelerler.
Buraya
kadar alıştırma yöntemiyle öğretilen sayma-vurma işlemi pekiştikten sonra
öğretmen, parmak şıklatmayı gösterir, anlatır; çocuklara birer birer ve topluca
yaptırır. Öğrenildiğini saptadıktan sonra, sayarak parmak şıklatmaya geçer.
-
Öğretmen
"beş-altı" der, sağ ve sol elleriyle ( sayma temposuna göre )
parmaklarını şıklatır.
Çocuklar
öykünerek yaparlar, gerektiği kadar yinelenir.
-
Son aşamada öğretmen,
"buraya kadar ayrı ayrı öğrenilmiş olan sayma-yapma devinimlerini
birleştirir"; "bir-iki-üç dört-beş-altı " diye sayarak,
sırasıyla iki kez dizlerine, iki kez ellerine vurur, iki kez de parmaklarını
şıklatır. Çocuklar da öğretmene öykünerek ve tempoya uyarak yaparlar.
Bu oyun iyice öğrenildikten sonra,
alıştırmalar yaptırılmadan, birden altıya kadar sayılarak gereken devinimler
yaptırılır.
Öğretmen, çocukların dikkatlerini,
ritmik duyuşlarını ve reflekslerini geliştirmek amacıyla, sayma-yapma temposunu
hızlandırabilir, ağırlaştırabilir.
17- Acı-Tatlı Oyunu
Çocuklar sıra biçiminde yan yana dizilirler. Öğretmen
karşılarına geçer, acı, ekşi, tatlı vb. tat bildiren sözcükleri söyler.
Acı denilince, çocuklar hep birlikte, ağızlarını açıp
elleriyle ağızlarını yelpazeleyerek, ağızlarının acıdan yandığını belirtmeye
çalışırlar.
Ekşi denilince, yüzlerini buruşturup ekşi yemişler gibi
mimikler yaparlar. Tatlı denilince, tatlı yemiş gibi damak şaklatıp gülümserler.
18- Tadından Bul
Çocuklar yan yana dizilirler. Bir ebe seçilir. Önceden bir
tabak içinde hazırlanmış çeşitli yiyeceklerden bir tanesi çocuğa tattırılır.
Bunun ne olduğu sorulur. Gözleri önceden bağlanmış olan ebe, görmeden yediği
yiyeceğin tadını düşünür, adını bulur, söyler. Bilen alkışlanır.
19- Ellem Büllem Oyunu
Çocuklar yere otururlar. İçlerinden biri ebe seçilir. Ebe,
oturan çocuklara eliyle dokunarak aşağıdaki tekerlemeyi sayışma gibi söyler.
Son hece söylenirken ebe hangi çocuğa dokunmuşsa o çocuğu sorguya çeker.
Ellem büllem
Epelek sepelek
Sarı kızın satması
Kara koyunun dolması
Al bunu çek bunu
Ebe : Hamam önüne vardın mı ?
Çocuk : Vardım.
Ebe : Benim
devemi gördün mü ?
Çocuk : Gördüm.
Ebe : Çullu
muydu, çulsuz muydu ?
Çocuk : Çulluydu.
Ebe : Benim
devem çulsuzdu, bilemedin.
Ebe : Yolda tavuk
gördün mü ?
Çocuk : Gördüm.
Ebe : Ak mıydı,
kara mıydı ?
Çocuk : Karaydı.
Ebe : Benim
tavuğum ak idi, bilemedin.
Ebe : Develerime
tuzlu su mu içirdin, tuzsuz su mu ?
Çocuk : Tuzlu su içirdim.
Ebe : Vah vah
benim develerimin ciğerlerini yakmışsın ha !… ve çocuğu kovalamaya başlar,
çocuk kaçar. Yakalanan çocuk ebe olur. Yakalayamazsa ebeliği devam eder. Oyun
böylece sürdürülür.
20- Dudaktan Anlama
Öğretmen, bilinmesi kolay olan sözcüklerden birini ( anne,
baba, kardeş, arkadaş, adları gibi ) seçer, dudak hareketleriyle (hiç ses
çıkarmadan) söyler. Çocuklar da, söylenen sözcüğün ne olduğunu öğretmenin dudak
devinimlerinden bulmaya çalışırlar. Bilen çocuk öğretmen olur. Oyun böylece
sürer.
21- Karşıtını Bul
Öğretmen, "ben size bir sözcük söyleyeceğim, siz de o
sözcüğün taşıdığı anlamın karşıtı anlam taşıyan bir sözcük bulup
söyleyeceksiniz" der. Örneğin ; büyük-küçük, şişman-zayıf, beyaz-siyah,
uzun-kısa, kalın-ince vb. öğretmen söyler, çocuklar yanıtlar.
22- Yattı Kalktı Oyunu
Her çocuğa bir ad konur. Bu ad bildikleri sebze, meyve yada
çiçek adı olabilir. Çocuklar kendi adlarını da isterlerse seçebilirler. Oyunun
oynanışı şöyle olur: Örneğin adı "lahana" olan çocuk önce arkadaşlarından
hangisinin adını söyleyeceğini düşünür ve onun adını söyleyerek oyuna başlar.
"-Lahana, yattı kalktı biber." Derken yatar
kalkar. Hemen ardından adı biber olan çocuk aynı sözleri bir başka arkadaşının
adını söyleyerek yineler.
"-Biber, yattı kalktı domates" Oyun böylece devam eder. Şaşıran çocuk yanmış
olur, oyun dışı kalır.
23- Bum Oyunu
Çocuklar halka biçiminde otururlar. Öğretmen
"çocuklar, şimdi Bum oyunu oynayacağız. Aliden başlayarak her çocuk bir
sayı söyleyecek" der. Örnek verir. Ali bir diyecek, Ayşe iki, Murat üç,
Elif dört, Erol beş diyecek; altıncı sırada oturan Aysun da "Bum"
diyecek. Aysun'dan sonra yine birden başlanacak, altıncı çocuk "bum"
diyecek gibi bir açıklama yapar ve oyun istenildiği kadar sürdürülür.
Çocukların öğrendikleri her sayıdan sonra "bum"
denilerek bu oyun oynanabileceği gibi, daha büyük sınıflarda sayıların
katlarına gelince de "bum" denilerek oynanabilir. Örneğin ;
bir-iki-BUM-dört-beş-BUM-yedi-sekiz-BUM-on-onbir-BUM gibi.Çocuklar BUM
sözcüğünü topluca da söyleyebilir.
24- Ayna Oyunu
Bir çocuk "ayna" olur. Başka bir çocuk da
karşısına geçer, ayna olan çocuğun yaptığı devinimleri öykünerek aynısını
yapar. Güldürücü devinimler çocukların daha çok hoşuna gider. Nasıl devinimler
yapılacağı konusunda çocuk özgür bırakılmalıdır. İstenirse, bir çocuk ayna
olduğunda, tüm çocuklar karşısına geçip onun devinimlerini öykünmeyle yaparlar.
25- Zıp Zıldır Oyunu
Çocuklar yerlerinde otururlarken öğretmen veya ebe oyunu
yönetir. "Zıldır" denildiğinde çocuklar başlarını öne eğerler,
"Zıp" denildiğinde yukarı kaldırırlar. Yöneten, çocukları şaşırtmak
için bir sözcüğü birkaç kez yenileyebilir. Şaşıran çocuk oyundan çıkar.
26- Gülme Oyunu
Çocuklar halka olurlar, bir ebe seçilir. Ebe eline bir top
alır, topu havaya atar. Top yere düşünceye kadar bütün çocuklar gülerler. Top
yere düşünce bütün çocuklar susarlar. Top havadayken gülmeyen, yada top yere
düşünce susmayan çocuk, oyun dışı kalır.
Bu oyunda topu yukarı atacak çocuk bulunamazsa, ebenin
görevini öğretmen üstlenir.
27- Külah Giyme oyunu
Bir ebe seçilir. Öteki çocuklar kendilerine birer eş
seçerler. Eşler elele tutuşurlar.
Ebe orta yerde durur, başında bir külah vardır. Ebe bir
çocuğa sorar:
-
Bu külahı kim giyer ?
Bu
soruyu sorulan çocuğun eşi yanıtlar:
-
Giyse, giyse Ayşe
giyer, der.
Bu kez
Ayşe'nin eşi yanıt verir :
-
Benim Ayşe'm giymez,
Ahmet giyer, der.
Bu kez
de Ahmet'in eşi yanıtlar. Oyun böylece sürer.
Çabuk
yanıt vermeyen, yada şaşıran çocuk ve eşi oyundan çıkarlar. En sona kalan çift
alkışlanır.
28- Kaç Kabak Oyunu
Bu oyun, çocuklar kaça kadar saymayı biliyorlarsa o kadar
sayıda çocukla oynanır. Her çocuğa bir sayı verilir. Aralarında bir ebe
seçilir.
Ebe
sorar ;
-
Olsun, olsun, olsun….
Kim olsun ? Beş kabak olsun…
Sözü
beş numaralı kabak alır:
-
Neden beş kabak olsun
?
Ebe :
Ya kaç kabak olsun ?
Beş
numaralı çocuk : Olsun, olsun, olsun da sekiz ( yada istediği bir sayıyı söyler
) kabak olsun.
Sözü
bu kez de sekiz numaralı çocuk alır :
-
Neden sekiz kabak
olsun ?
vb.
oyun böylece sürer. Oyun sırasında şaşıran yada geciken çocuk oyun dışı kalır.
29- Kartal ve Güvercinler
Bir ebe seçilir, bu kartal olur. Öteki çocuklar iki kümeye
ayrılırlar; bunlar da güvercin olur. Oyun alanına iki yuvarlak çizilir. Bunlar
arasında 4-6 metre mesafe bulunur. Bu yuvarlaklar güvercin yuvası olur. İki
küme güvercinden bir küme bir yuvada, öteki küme de öteki yuvada durur. Kartal
ortada bekler.
Oyun kartalın işaretiyle başlar.
Güvercinler yuvadan yuvaya geçerek yer değiştirirler. ( bu geçiş, güvercin
uçuşuna öykünülerek yapılır.) Güvercinler yer değiştirirlerken kartal da onları
kapmaya çalışır. Kartalın elini dokunduğu çocuk kartala yakalanmış olur,
oyundan çıkar. Oyun yeni bir ebe seçilerek yinelenir. Kartallardan hangisi daha
çok güvercin yakalamışsa, o birirnci olur; alkışlanır.
30- Aslan ve Maymunlar
Bir ebe seçilir, bu aslan olur. Öteki çocuklar iki kümeye
ayrılırlar, bunlar da maymun olurlar. Oyun alanına birbirinden uzak iki daire
çizilir, bunlar da maymun yuvası olurlar. Çocuklar iki kümeye ayrılırlar. Bir
küme bir yuvada, öteki küme de öbür yuvada durur. Ortada da aslan ini olur,
aslan orada uyur.
Oyun başlayınca maymunlar bir yuvadan
öbür yuvaya giderken, aslanın yanına gelirler ve uyuyan aslanı elleyerek onu
uyandırmaya çalışırlar. Aslan uyanınca kendisine elleyen maymunlardan birini
kovalar, yakalamaya çalışır. Maymun da kaçıp yuvalardan birine girmeye çalışır.
Aslanın bir kez yakalama hakkı vardır. Hiç maymun yakalayamazsa, yeniden aslan
olur. Bir maymun yakalarsa, bu kez, yakalanan çocuk aslan olur. Birden çok
maymun yakalanırsa, aralarında sayışma yaparlar, bir aslan seçerler. Oyun
yinelenir. Oyun böylece sürer. Oyunun birden çok oynanışlarında, her aslanın
tuttuğu maymunlar sayılır. Aslanlar arasında en çok maymun tutmuş olan hangisi
ise, o aslan "ormanlar kralı" seçilir, alkışlanır.
31- Kümes Oyunu
Çocukların sayısı kadar yuvarlak çizilir. Bunlar kümes
olur. Her yuvarlak, bir çocuğun iki ayağını alacak genişlikte olur. Öğretmen,
her çocuğa bir kümes hayvanı adı verir. Tavuk, kaz, ördek, hindi, vb. Çocuk
sayısı çok olduğu için her hayvandan 5-6 çocuk olabilir.
Oyun başlayınca, her kümes hayvanı kendi kümesinde durur.
Öğretmen, onlara adlarını söyleyerek seslenince, kümeslerinden çıkarlar, ya
serbestçe gezinirler, yada öğretmeni izleyerek gezinirler. Bu sırada da öykünme
yaparlar. (tavuk gibi, ördek gibi yürürler.)
Örneğin : Öğretmen, "tavuklar" diye seslenince,
tavuklar çıkar, gezinirler. "Ördekler" diye seslenince, ördekler
çıkar gezinirler, vb. Gezintinin bir yerinde öğretmen ; "kurt geliyor
kaçın" diye bağırır. Çocuklar kaçışırlar, kümeslere girerler. Her çocuk
bir kümese girecektir. Kimsenin belirli bir kümesi olmaz. Herkes en yakın
kümese girer. Bir kümese iki çocuk giremez.
Çocukların kurttan kaçtığı sırada, öğretmen de bir kümese
girer, bir çocuk açıkta kalır. Açıkta kalan çocuk, oyun yinelenirken,
öğretmenin yerine geçer, oyunu yönetir. Sonra o bir kümese girer, bir çocuk
açıkta kalır, bu kez de o çocuk oyunu yönetir. Oyun böylece sürer.
32- Ne Yapalım ?
Sayışmayla bir ebe seçilir. Çocuklar halka olup, el ele
tutuşup dönerlerken aşağıdaki sözleri söylerler, ebe ortada durmaktadır.
Ne yapalım, ne yapalım
Siz söyleyin biz yapalım
Haydi şöyle oynayalım…
Ebe yapsın, biz yapalım… derler.
Ebe bir hayvan öykünmesi yapar. ( kedi, köpek, tavşan vb.)
Halkadaki çocuklar da durup, aynı öykünmeyi yaparlar. Oyun bitince, ebe halkaya
katılır, kendi yerine bir ebe seçer. Oyun baştan yinelenir.
33- Kıskanç Tavuklar
Oyuncular
iki kümeye ayrılır, karşılıklı dururlar. Her küme 7-8 kişiyi geçmemelidir.
Bunlar birbirinin belinden sıkıca kavrarlar. Kümelerin önünde bulunanlara
"anaç tavuk", arkadakilere de "civcivler" denir. Oyunda
amaç, önde bulunan anaç tavuklar, kümenin arkasında duran civcivlerini
kaptırmayacak, fakat karşı kümenin arkasındaki civcivi yakalamaya çalışacaktır.
Bu sırada bellerinden birbirini tutan çocuklar koparlarsa, o küme oyunu kaybetmiş
sayılacaktır.
34- Mısır Patlatma
Çocuklar halka olur, çömelirler. Öğretmen ortada şu
konuşmayı yapar :
-
Çocuklar, sizinle
mısır patlatacağız. Hepinizin ellerinde birer elek var. İçindeki mısırları önce
ateşte ısıtalım, der.
Çocuklar
ateşte mısır patlatıyormuş gibi, kollarını sağa sola sallamaya başlarlar. Bu
sırada öğretmen :
- Patt.. deyince, bütün çocuklar yerinden
sıçrar ve yine eski durumunu alır. Öğretmenin mısır patlatmasına çocuklar da
böylece katılmış olur. Ancak öğretmen "patt" demeden, hiç bir oyuncu
mısırını patlatmaz. Böyle yapan olursa, komik cezalarla oyun daha zevkli hale
getirilebilir.
35- Eşini Bul Oyunu
Çocuklar, ikişer ikişer eşlendirilir. Herkes eşini
tanıdıktan sonra, eşler bahçeye dağılırlar. Öğretmen ;
-
Ben işaret verdiğim
zaman, kim eşini daha çabuk bulur ve karşıma sıra olursa, onlar oyunu
kazanırlar, der.
Öğretmenin
işaretiyle istenilen yerde sıralanan çiftler, oyunda başarılı sayılırlar.
36- Öt Kuşum Öt
Çocuklar arasından bir ebe seçilir. Gözleri bağlanır.
Arkadaşlarından birisi sessizce yanına yaklaşır. Öğretmen ;
-
Arkadaşını
tanıyabilecek misin ? diye sorar.
Ebe,
karşısındakinin yüzünü, saçlarını eliyle yoklar, tanıyamazsa ;
-
Öt kuşum öt… der.
Arkadaşı da, sesini değiştirerek kuş gibi ötme öykünmesi
yapar. Ebe yine tanıyamazsa, başka bir oyuncu çağrılır, ebe ona da "öt
kuşum öt" der. Tanırsa, ebelikten kurtulur, tanıyamazsa, ebeliği sürer.
Tanınan çocuk ebe olur. Oyun böylece sürer.
37- Horoz Dövüşü
Çocuklar iki kümeye ayrılır. Kümeler karşılıklı iki sıra
haline getirilir. Çocuklar, ayak burunları üzerinde çömelirler. İki ellerinin
avuçlarını, arkadaşlarının yüzü hizasında açarlar. Oyun başladığında, her
çocuk, karşısındaki çocuğun elleri içine kendi avuçlarıyla vurmaya çalışır.
Amaç, karşısındakinin dengesini bozmak, onu yere oturmaya yada ellerini yere
değdirmeye zorlamaktır. Bu oyun sırasında, karşıdaki çocuğun omzuna, göğsüne,
dizlerine, başına vurulmaz, yalnız avuç içlerine vurulur. Ayağa kalkmadan sağa
sola sıçranabilir.
Yere oturup düşen, ellerini yere
değdiren, dayanan oyunu yitirmiş sayılır. Yananlar bir kıyıya çekilir. Oyun
bitince sayılır, hangi kümede yanmış çocuk çok olursa, o küme oyunu yitirmiş
olur.
38- Fırıldak Oyunu
Çocuklar sayışarak aralarından bir "fırıldak"
seçerler. Öteki çocuklar, duvardan 10-15 metre uzaklıkta sıra olup dururlar.
Fırıldak yüzünü duvara döner. Fırıldak "bir-iki-üç" diye sayı
sayarken, her sayışta iki elinin avuçlarını duvara vurur ve hemen arkasını
döner. Fırıldak'ın sayı sayması sırasında öteki çocuklar da durdukları yerden
yürümeye başlarlar. Amaçları, ebeye görünmeden gelip onun arkasına dokunmaktır.
Oyuncular yürürken fırıldak da saymasını bitirip hemen arkasına dönünce kimi
yürürken görürse onun adını söyler. Adı söylenen çocuk yanmış olur. Fırıldak
dönünce her çocuk yerinde durur. Duran çocuk yanmaz. Fırıldak, yeniden saymak
için arkasını döndüğünde yine yürüyüş başlar. Yanmadan gelip fırıldağa dokunan
fırıldak olur. Oyun böylece sürer.
Bu oyunda, "bir-iki-üç" diye
sayı sayma işlemi yerine, "ön, dö, turva, arkada çorba" biçiminde de
söylenebilir.
39- Meyve Sepeti
Çocuklar aralarından bir ebe seçerler. Öteki çocukların
tümü halka olur. Her birine birer meyve adı verilir. Bastıkları yerin
kaybolmaması için ayaklarının çevresine birer yuvarlak çizilir. Ebe halkanın
ortasında durur. Ebenin çizilmiş yeri yoktur, açıktadır ve kendisine bir yer
bulmaya çalışacaktır.
Meyve adı verilen öğrencilere adları
sesli olarak bir kaç kez yinelettirilir, iyice öğrenmeleri sağlanır.
Oyun başlayınca, ebe iki meyve adı
söyler. Adları söylenen çocuklar, yerlerini ebeye kaptırmadan koşarak yer
değiştirmeye çalışırlar. Ebe bütün çocukların yer değiştirmesini isterse
"meyve sepetiii" diye bağırır. Bütün çocuklar yer değiştirirler.
Ebe iki ad söylediği yada "meyve
sepeti" diye bağırdığı zaman, yeri boşalan birinin yerini kapmaya çalışır.
Yer kaparsa ebelikten kurtulur, kapamazsa ebeliği sürer. Yerini kaptıran ebe
olur. Oyun böylece sürer.
40- Sekerek Yer Kapmaca
Sayışarak bir ebe seçilir. Çocuklar geniş bir halka
oluşturacak biçimde dururlar. Her çocuğun ayakları çevresine bir halka çizilir.
Ebe ortada durur. Halkada bulunan çocuklar, birbirleriyle işaretleşerek yer
değiştirirler. Yer değiştirmek için gidişler tek ayakla ve seke seke yapılır.
Ebe de en ortada, çizilmiş olan kendi yuvarlağı içindedir. İki çocuk yer
değiştirmek için seke seke giderlerken, ebe de onlardan birinin yerini kapmak
için seke seke boş daireye doğru gider. Kimin yeri kapılırsa o ebe olur, ebe
kurtulur. Oyun böylece sürer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder